HİKAYE-İ DUZ ALA LİSAN-I TÜRKİ

Kış oldu yollarım bağlandı benim
Duz alıp da İstanbul’a varamam
Tilkiler horozlar derin uykuda
Uyanıp da İstanbul’a varamam

Öğlen çoluk çocuk düştük yollara
Kar kış tipi boran gelir dediler
Vazgeç otur evde diyen olmadı
Bim’de ucuz tuz var götür dediler

Davar yazın yaylalarda otarır
Kış olunca getirirler kışlağa
Duz lazım olursa çoban götürür
Bu bizim davarı nere götürek
Yünü çıksın bir berbere götürek

Yola çıkar iken besmele çektim
Hatta yetmez dedim abdestli çıktım
Yasini okudum, namaz da kıldım
Bu havada İstanbul’a varamam
Davarları kışlaklara süremem

Ömrümde geç kaldım bilmedim saat
Uyudum uyandım gece zannettim
Ne balta biledim, ne sap düzelttim
Abdestsiz basmadım toprağa daha
Bu işte bir terslik baştan var ağa

Baltalar bilenmiyor, saplar hep eğri
Bir türlü tornaya gelmiyor odun
Bu kış kıyamette yol yürünmüyor
Bağdaş kurup otur minder üstünde
Söze nihayet ver eşref saatte

Aman ağam evinizden çıkmayın
Kar tipi boranda kayıp olmak var
Yola düşüp tedbirsizlik etmeyin
Hastane yolunda rezil olmak var
Kafayı kemiği kırıp gitmek var

Pabuca güvenme bu kara kışta
Tutar seni yarı yolda koyarlar
Buza rasgelirsen tedbirli davran
Tuz serp öyle yürü güvenme yola
Aman rahvan yürü ver meyletme sola

Duzsuzun deli Bekir olmuş bir ağa
Balıkçıda kırk sekize ciğer yer
Kırk sekiz dediysem altun hesabı
Bu hesaba benim aklım ermedi
İstanbullu bir İngiliz etmedi


Yorumlar - Yorum Yaz