KORONAYI İPLEMEYENLER

Öyle olduğu besbelli.
Plajlar hıncahınç dolu. Ulaşım araçları tıka basa yüklü. Pazarlar sırt sırta. Asker uğurlamaları omuz omuza.
Başsağlığı buluşmaları, nişan törenleri, partiler, halaylar, danslar...
Arkamızdan, önümüzden, yanımızdan konuşarak, hapşırarak, öksürerek geçen ağızları, burunları açık insanlar.
Maskeler yüz yerine başka yerlerde. Ve de sokaklarda, denizlerde.
Virüs, mikrop gibi şeylerle bir toplumu tüketmeye amaçlayanlar varsa ya da çıkacaksa, onları yüreklendirici davranıyor çok kişi…
Biz koronayı takmayabiliriz ancak korana bize takıyor! Kaç bin insan öldü, kaç bin insan kıvrandı; yetmiyor uyandırmaya!
Nasıl olsa sayrılanan başkası, acılar içinde ölen başkası. Size bir şey olmuyor. Ya olursa!
Maske takması için kolluk görmesi gereken sayın yurttaşlar. Özgür istencinizle doğru davranamıyor musunuz?
Bir genç kadın metroya maskesiz girmemesi için uyaran güvenlik görevlisinin üstüne yürüyor. Seni buraya kazık diye dikmişler diyor ve başka şeyler söylüyor! Polis çağrılınca sıvışıyor.
Bir minibüs sürücüsü maske takmasını, sigara içmemesini isteyen kadın yolcunun üzerine yürüyor, sövüyor araçtan kovuyor! Ne oldu ana, bacı palavralarına. Sıkıyorsa polise yap aynısını!
Terbiye ve vicdan sorunumuz var.
Anneleri, babaları, komşuları, arkadaşları, öğretmenleri bunlar sizin yapıtlarınız!
Bunlar bizim tasada, kıvançta bir olduklarımız; aynı havayı soluduklarımız!
Benim şaşkın usumun insan toplumunu onca tanımışlığıma karşın yine de kavrayamadığı şu:
Aldırmazlığın yüzünden bir insana virüs bulaştırırsan, o insandan başka insanlara geçerse, hele birileri ölürse, sen nasıl yaşarsın, vakti geldiğinde nasıl ölürsün!
Biliyorum, yaşarsın! Uslusu, ussuzu, iyisi, kötüsü; hepsi yaşıyor ve ölüyor.
Allah’ım, hikmetinden sual olunmaz elbette ama…
Tamam, susuyorum…


Yorumlar - Yorum Yaz