MAHALLEYİ FİŞLEMEK

Söylemem gerekecek bilineni de bilinmeyeni de

Mahalleyi merkeze alarak dillendireceğim hem

Kaldıracağım böylelikle ortadan yanlış kanaatleri

“Şair dışarı bakmaz, sokağa çıkmaz” yok canım

Bakmasa da çıkmasa da gözünü kapasa da görür

Dönen dümenlerin yanında çevrilen fırıldakları

Sonra şair kuyuya değil boşluğa eğilir konuşur

“Deprem var mahalle sakinleri esnaf, işçi, memur!”

 

  1. I. Etap
  2.  

Bakkalı sarsalım önce amcamız Umut Mutlu’yu

-İsim bile veriyorum görün çekincesizce -

Kelli felli seksene merdiven dayamış adam

Da ağarmamış görseniz kaşı kirpiği saçı sakalı

Sorsanız “ilenci tuttu” der “bir kocakarının”

O yaşta görseniz ne kadar duyarlı gündeme

Gözü sizdedir iş esnasında kulağıysa haberde

Teröre de söver tutamaz kendini zamma da

Amma “kusura bakmayın” ünlemiyle beraber

“Bakkalım” der “az buçuk anlarım ticaretten

Der ya Hoca Nasrettin; ‘âlemi kendim gibi bilirim’

Aynen öyle tıpatıp değilse de benzeşir bütün işler

Ha bakkallık ha başbakanlık; ne fark eder abiler”

 

Caddenin atan nabzı tüter ekmek kokusunda

Mahallenin babası Fırıncı Ramazan Dayı

Koltuğuna alır her sabah onlarca adamı

Kırar belini lafın, sakınmadan der diyeceğini

Sıcak pide kaşarlı sucuklu yumurtalı

Elinin tersiyle siler sık sık alnından teri

Kırlaşan bıyığıyla süzer her kelimeyi

Ankara’ya varacağım der bakanlar kuruluna

Ben biliyorum diyeceğim kim kaç ekmek yer

Kimin eline kaç para geçer, kaçını harcar

Muhtarlara sormayın adamlarını söylerler

Sadece kendi çevrelerini şenlendirirler

Beyler gariban kan ağlıyor söyleyemiyor

Yani diyeceğim bana sormadan yapılan yardım

Yarım yamalak kalır, kim yaparsa yapsın yanılır”

 

Okul müdürü Rüstem Bey sürekli takım kravat

“Günaydın”, “tünaydın” der sinekkaydı tıraşla

Selamdan korkar duymazdan gelir söylense

Su içerken ayağa kalkar fondipler tek yudumda

Ne ki bilinir dudağını oynatmadan çektiği besmele

Büyük kusuru sigarası yasak masak dinlemez

Rivayete göre kapıyı kitler odasında bile içer

Görenler var klima daima “flesh air” modunda

 

En âlem adam olarak görünse de korkulmalı

Bilenler bilir tekin adam değil Tablacı Rıza

Tutmuştur köşeyi dutun gölgesini sandalyede

Değişir her gün sattığı meyve, yüz vermez sebzeye

Arası iyidir başkanla başkanın adamlarıyla

Hakiki Maraş otu atar, kayıt dışı olarak satar

Belli olmaz diye tükürür yosunlu duvara

Ahbap olur hemen, sualler sıralar peş peşe

Bilir ve ima eder kimin eli kimin cebinde

 

En kurnazı mahallenin kasabı Nizamettin

Allah var temizdir dükkânı pırıl pırıl yerler

Saniye barındırmaz kanın da ayağın da izini

İşi bilir, kâr eder kestiği hayvanın kılından bile

Dikkatsizlere iç yağlı kıyma, eli sıkılara bol kemik

İki araba yanaşır dükkâna birisi mezbahadan

Diğeri küçükbaş çiftliğinden gelen reno steyşın

Konuşmaya başlarsa söyleyeceği ilk cümle;

“Devlet kazanırken kazanmalıyım ben de…”

 

* Şiirdeki kişiler kurmacadır, gerçekle hiçbir ilişkisi yoktur.