ZÜBÜK SİYASETE DÖNÜYOR

İbrahim Zübükzade, yıllardır depoda duran üç eski makam koltuğunu evin salonuna çıkarttırmıştı. Koltukları küçükten büyüğe doğru sıralaması için kapıcıyı yönlendirirken yogodan dönen karısı Yekdane çıkageldi. Tozlu koltukları salonun orta yerinde görünce sesini yükseltti:
“Aa İbram, ne diye getirdin bu eski püskü şeyleri? Delirdin mi sen?”
İbrahim Zübükzade en küçük koltuğun başına gelip imalı imalı gülümsedi:
“Koltuk provası yapacağım cahil kız. Bu milletvekili koltuğu.” dedi. Sonra ortadaki koltuğun arkasına geçti:
“Bu bakan koltuğu.”
Sonra da en büyük koltuğun yanına gitti:
“Bu da başbakan koltuğu. Gerçi artık başbakan yok ama olsun. Provayı şimdilik bununla yapacağım. Bakarsın…”
Bu sırada eliyle koltuğa birkaç defa vurmuş, kalkan tozdan öksürüğe tutulmuştu. Sözünü tamamlayamadı.
Yekdane, yüzünde geniş bir alanı kaplayan güneş gözlüğüyle marka çantasını özenle çıkarıp bir köşe koyduktan sonra sehpanın üzerindeki sürahiden bir bardak su doldurup kocasına yetiştirdi. Zübük suyu içerken Yekdane’nin neşesi sesine yansıyordu:
“Biliyorum kocacığım, yıllar önce de böyle prova yapmıştın da bakan karısı olmuştum. Demek siyasete dönüyorsun. Bakalım beni şimdi ne karısı yapacaksın? Dur, ben hemen hizmetçiyi çağırayım da şu koltukları sildireyim. Rahat rahat yap provanı canım kocacığım benim.”
Yekdane, sürahiyi İbram’ın eline tutuşturup hizmetçiyi çağırmaya giderken “Tekrar siyasetçi karısı oluyorum.” diye sevincinden ayakları yere basmıyordu.
Hizmetçi, koltukları silerken eğilip kalktıkça Zübük’ün gözleri de kadının üstünde fıldır fıldır dönüyordu. Yekdane’nin üstünü değiştirmek için salondan çıkmasını fırsat bilip hizmetçinin münasip yerine bir şaplak vurdu. Daha önce de benzer muamelelere alışık olduğu anlaşılan kadın, cilveli cilveli:
“Yapmayın İbram Bey karınız görecek.” diyerek kırıttı. Yekdane tekrar içeri girdiğinde ikisi de ciddiyetini takınmıştı:
Zübük, hizmetçiye:
“Düzgün silsene kızım, bak şuralar hep toz içinde. Valla kovacam ben bunu!” diyerek çıkıştı:
Yekdane:
“Aa İbram, üstüne varma kızın, siliyor işte!” diyerek araya girdi.
Hizmetçi, cilveli cilveli kıkırdadı:
“Affedin lütfen İbram Bey. Bir daha olmaz.”
Koltuk silme faslı bittikten sonra İbrahim Zübükzade, sırayla koltuklara oturmaya başladı. Yekdane de kocasının karşısına geçmiş, keyifle kahvesini höpürdetiyordu.
Zübük milletvekili koltuğuna keyifle kuruldu:
“Siyaset koltuğuna adamın kıçı değmeyegörsün artık kaşıntıdan duramaz. Hep koltuğa oturmak ister.” dedi.
Oradan kalkıp bakan koltuğuna oturdu. Arkasını iyice bir yerleştirdikten sonra:
“Ne rahat koltuktu be! Sefasını fazla süremedim ama olsun.” dedi.
Oradan da kalkıp en büyük koltuğa yerleşti.
“Başbakan koltuğu içimde kaldı. Amma da rahatmış. Şu koltuğa bir oturacaktım ki…” derken eski koltuğun bacağı kırılıverdi. Zübük, bir anda kendisini yerde buldu.
Zübükzade vakit kaybetmeden harekete geçti. Kendi döneminden aktif siyasetle uğraşan kimse kalmamıştı. Bazılarının çocukları mecliste olsa da onların nüfusunu kullanarak kendini aday göstermesi pek mümkün değildi. Bir şekilde yeniden gündeme getirmesi gerekiyordu. Sonunda modaya da uyarak bir ajansla çalışmaya karar verdi.
Anlaştığı ajansın temsilcisine: “Masraftan kaçınmayın kardeşim. Yeniden vekil seçildikten sonra sizi ihya edeceğim. Paraya boğacağım hepinizi.” diye sıkı sıkı tembihte bulunmayı da ihmal etmedi. Ajansın avans isteğini de “Kolay canım hallederiz. Siz hele bir çalışmaya başlayın da…” diyerek geçiştirdi.
Ajans, işe kamuoyu oluşturarak başladı. Gazetelerde, internet sitelerinde “Seçimleri tecrübe kazanacak.”, “Tecrübeli siyasetçilerden istifade edilmeli.” gibi makaleler dolaşmaya başladı. Anlaşmalı yorumcular, eski ve küskün siyasetçilere de aday listelerinde yer verilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Robot sitelerden Zübük’ün eski resimleri, videoları dolaşıma sokuldu. Siyasetle ilgili aramalarda Zübük’ün haberleri, icraatları en başta çıkmaya başladı. Youtube’da Zübük’le ilgili videolar çeşitli yazılımlar sayesinde çok izlenmiş gibi görünüyor ve her kullanıcının önüne çıkıyordu.
Zübük adına Twitter, Tiktok, Facebook, İnstagram hesapları açıldı. Bu hesaplara, yüz binlerce sahte takipçi yüklendi. Hesaplardan Zübük adına gündeme dair paylaşımlar yapılıyordu. Tüm özel günlerde Zübük’ün resimleriyle hazırlanan kutlama mesajları paylaşılıyordu.
Zübük, ajans sayesinde Z TV, Köylüm TV, Kanal 83 gibi bazı televizyon programlarına da çıkmıştı. Bu programlarda değerinin bilinmediğinden yakınıyor, yeni projeleri olduğundan bahsediyor, önceden hazırlanan çanak sorulara ustaca cevaplar veriyordu. Ajans çalışanları artık kamuoyunun hazır olduğunu düşünüyorlardı. Bir otelde görkemli bir basın toplantısı düzenlendi. Yeme içme faslının ardından mikrofona gelen Zübük, ülke gündemini değerlendirdi. Bilgi ve tecrübesini ülke için kullanmaya hazır olduğunu söyledi. Bu toplantıdan sonra gündemin değişmesi beklenirken parayla yaptırılan birkaç haber dışında basın toplantısının hiçbir etkisi olmadı.
Birkaç gün sonra Zübük, niyetini daha açık şekilde belirten bir açıklama yaptı. Önceliğinin millet olduğunu, tüm partilere eşit mesafede durduğunu, her partide siyaset yapabileceğini söyledi. Anlaşmalı internet sitelerinde Zübük’ün açıklamaları flaş haber olarak geçildi. Diğer taraftan halkın kurtarıcı olarak Zübük’ü beklediği yönünde birkaç sahte anket sonucu da basına servis edildi. Anlaşmalı sitelerde ve Zübük’ün sosyal medya hesaplarında bu anketler paylaşıldı. Anketlerin altına bol bol küfürler, hakaretler yağıyordu. Ajans çalışanlar bu hamlenin de boşa çıktığını görünce yeni bir strateji uygulamaya karar verdiler.
Önce “Cumhur İttifakı’ndan Zübükzade’ye Gizli Ziyaret” başlığı ile bir haber yapıldı. Ardından “Millet İttifakı’dan Zübükzade’ye Adaylık Teklifi” haberleri yapıldı. Sonra da “İmralı’nın Adayı Zübük mü?”, peşinden de “Efrahim Ağa Cemaati lideri Nurullah Efendi Zübükzade’yi destekliyor” gibi haberler servis edildi. Haberler internet sitelerinde ve sosyal medyada dönüp duruyordu. Zübük güya partiler tarafından paylaşılamayan bir adamdı. Ajansın yönlendirmesiyle kamera karşısına geçen Zübük, hakkında çıkan haberleri yalanladı. Kapısının her partiye açık olduğunu, herkesle gizli saklı değil, açık açık görüşeceğini söylüyordu. Konuşmasını “Millet kararını vermiştir. Zübükzade’ye engel olmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.” diyerek bitirdi. Parayla tutulan adamlar, basın toplantısı boyunca Zübük’ü elleri kabarıncaya kadar alkışladılar ve toplantı sonunda omuzlarına alarak taşıdılar. Ajans son kozunu da böylelikle oynamıştı.
Zübük, her telefon çalışında heyecanlansa da bir türlü partilerden beklediği telefonlar gelmiyordu. Bürosunda umutsuzca beklediği bir gün ajans yetkileri ellerinde faturalarla geldiler. Üstlerine düşeni yaptıklarını söylüyorlar ve şimdiye kadarki harcamaları talep ediyorlardı. Zübük, aday gösterilmezse tek kuruş vermeyeceğini söyleyince ajans yetkilileri Zübük’ü foyasını ortaya çıkarmakla tehdit ettiler. Bunun üzerine Zübük hemen ayağa kalktı:
“Aceleniz ne sayın arkadaşlar, oturun hele.” diyerek onları tekrar toplantı masasına oturttu. “Milletvekilliği olmazsa bakanlık olur değil mi? İttifaklarda çok hatırlı dostlarım var. Sizden önce iki genel başkan yardımcısı ile iki de genel sekterle görüştüm. Mutlaka bakan olmamı istiyorlar. Bu yüzden beni aday göstermiyorlar. Bakan olunca sizin de hesabınızı görürüz.”
Bu sözler ajansı ikna etmeye yetmemişti. Zübük, adamların çok ciddi olduğunu anlayınca onlara bir çek yazmak zorunda kaldı.
Adamlar çıkıp gittikten sonra, kapının yanında asılı duran bakanlık yıllarında çekilmiş, siyah beyaz fotoğrafı ile göz göze geldi.
“Ulan Zübük hayatında ikinci defa faka bastın. İlki Yekdane’yle evlenmek ikincisi de bu çeki vermek.” dedi. Sonra birden yüzünde o bildik gülümseme belirdi:
“Tabii ya ben bunu neden düşünmedim? Madem vekillik olmadı ben de cumhurbaşkanlığına adaylığımı koyarım.” dedi kendi kendine.
Hemen yeni bir ajansla daha anlaştı. Bu ajans öncekine göre çok daha güçlü ve profesyoneldi. Zübük’ün cumhurbaşkanı adayı olacağını gündeme bomba gibi düşürmüşlerdi. Ana haber bültenlerinde, tartışma programlarında Zübük’ün adaylığı konuşuluyordu. Çok geçmeden Zübük’ün Fuzuli İşler Bakanlığı dönemindeki yolsuzlukları da ortalığa saçıldı. Ajans, o dönem hükümet tarafından yapılan tüm icraatları Zübük yapmış gibi göstererek karşı hamle yaptı.
Zübük’ün cumhurbaşkanı adaylığı memleketi Gülören’de de büyük bir heyecana sebep olmuştu. Her tarafa onun afişleri, resimleri asıldı. Ajans, adaylık başvurusunu büyük bir gövde gösterisine dönüştürmeyi planlıyordu. Bedir Ağa, Sabri Ağa, Terzi Cemal tüm kasabayı örgütleyip Ankara’ya otobüsler kaldırdılar.
Zübük, adaylık başvurusu yapacağı gün arkasında hatırı sayılır bir kalabalıkla önce Anıtkabir’e çıktı. Oradan Beştepe’ye geçti, Alpaslan Türkeş’in mezarının başında Fatiha okuyup bozkurt işareti ile kameralara poz verdi. Cuma namazını Hacı Bayram’da kıldıktan sonra Güven Park’ta terörist başına özgürlük için açlık grevi yapanları ziyaret etti, zafer işareti yaptı. Oradan Sakarya Caddesi’ne geçerek iki kadeh parlattıktan sonra davul zurnalarla adaylık başvurusunu yaptı.
Başvurunun ardından tüm halkı adaylığı için imza vermeye davet etti. Zübük’ün iddialı çıkışı her kesimin ilgisini çekmişti. Ajans, bu rüzgârın devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Kampanya süreci başlamasa da birkaç işyeri açılışı organize edildi. Bunlardan birisi Karadeniz’de çiğ köfteci, birisi İç Anadolu’da tütüncü, birisi de Akdeniz’de dondurmacıydı. Göstermelik açılışlar planlandığı gibi mitinge dönüştü. Zübük’ün omuzlarını titrete titrete çiftetelli oynaması ve ara ara omuzlarına elleriyle vurması özellikle gençlerin büyük ilgisini çekmişti. Videoları Tiktok’ta milyonlarca kişiye ulaşıyordu. İmza sürecinin ilk iki gününde İlçe Seçim Kurulları’nın önünde Zübük için uzun kuyruklar oluştu. Kısa sürede 50.000 imza toplandı. Üçüncü gün ise beklenmedik bir gelişme yaşandı.
Gazeteci Yaşar, Zübük dosyasını patlattı. Yıllar önce Zübük’ün hayatını yazmak için onunla röportaj yapan Yaşar, çalıştığı gazete kapandığı için çalışmasını yayımlayamamıştı. Yeni bir gazete buluncaya kadar Zübük gündemden düşmüş, çalışma güncelliğini yitirmişti. Röportaj sırasında baba yadigârı sigara tabakasını Zübük’e kaptıran Yaşar için bu dosya bir namus meselesi haline dönüşmüştü. İleride bir gün kitaplaştırma düşüncesiyle bir sürre daha dosya üzerinde çalışmaya devam etmişti. Zübük tamamen unutulunca dosya da bir köşede öylece kaldı. Zübük’ün adaylığı dillendirilmeye başlar başlamaz Yaşar, dosyayı tekrar açtı. Eski bilgilere yeni bilgiler de eklendi. Zübük’ün ittifaklardan adaylıktan çekilmesi karşılığından para istediğini şahitlerle, whatsapp yazışmalarıyla belgeledi. Ayrıca henüz kampanya başlamadan milletten şahsi hesabına para topladığını da dekontlarla ispatladı. İmzalar Yaşar’ın kamuoyuna sunduğu bilgi ve belgeler üzerine bıçak gibi kesilmişti.
Gazeteci Yaşar, son gelişmeler karşısında ne düşündüğünü öğrenmek için Zübük’le görüşmek istedi. Asıl amacı ise gümüş tabakayı kurtarmaktı.
Zübük:
“Yaşarcığım ben kendimden çok sana üzüldüm. Seçilsem seni iletişim başkanı yapacaktım. Şansına küs.” diyerek söze girdi. Yaşar’ın yüz ifadesi birden değişti:
“Şey efendim, yani ne diyeceğimi bilemiyorum. Böyle düşündüğünüzü bilseydim…” dedi.
Zübük:
“Seneye büyükşehir belediye başkanlığına adaylığımı koyacağım, senin için de uygun bir pozisyon düşünürüz.” diye devam etti.
Yaşar mahcubiyetten yüzü kızarmış bir halde, cebindeki tüm parayı çıkarıp Zübük’e uzattı:
Zübük:
“Aman canım hiç gerek yok. Vazifemiz.” dedi.
Yaşar:
“Efendim, kampanyanıza benden küçük bir destek. Kusura bakmayın üzerimde fazla nakit yok. IBAN’ınızı verirseniz bir miktar daha...” dedi.
Zübük, masanın üzerindeki dosyayı kaldırıp kaşlarıyla dosyanın altını işaret ederken:
“Valla gücenirim. Tövbe kabul edemem.” dedi.
Yaşar, dosyanın altına parayı kıstırdı:
“Almazsanız ben gücenirim Zübük Bey. IBAN’ınızı da mutlaka bekliyorum.” dedi.
Zübük gülümseyerek karşılık verdi:
“Aferin ulan! Bu siyaseti öğrenmeye başladın.”
Ertesi günü Yaşar yeni yazı dizisini başlatmıştı: “Eski Zübükzade yok. Yaşasın halk adamı yeni Zübükzade!”


Yorumlar - Yorum Yaz