ÇOCUKLUĞUM

Kışın yağmur yağar, sel sele gider
“Balık Suyu” bentler yıktı, bir zaman
“Kumru”da evlerden kalmamış eser
Atamıza evdi barktı bir zaman.

Babamın var idi sarı ineği
Kuyruğuyla kovalardı sineği
Al beygirdi bizim evin bineği
O da kahrımızı çekti bir zaman

Koyun, kuzu birbirine karışır
Çocuklar eşeğe biner yarışır
İtler boğuştukça köylü dövüşür
İt yüzünden kavga çıktı bir zaman

Sabah kahvaltısı karnımız çok aç
Çaylar bardaklarda, sahanda “omaç”
Herkese ayrılır bir-iki “sıkmaç”
Hamt ederdik, şükür çoktu bir zaman

Anam erken kalkar “yannık” yayardı
Yağını tabağa, ayrı koyardı
Yağ dürümü yapar, karnım doyardı
Kızgın saca şıllık döktü bir zaman

Kuzuları önümüze katardık
Yorulurduk çipil tere batardık
Razzak’ta çimerdik, kulaç atardık
Gölekler tapusuz mülktü bir zaman

Çütten gelen beygirlere binince
Bir solukta “Kurt Deline”, inince
Süt sağılıp “teleme”ler yenince
Bizden mutlu kimse yoktu, bir zaman

Bereket var idi unda ekmekte
Yağlar tabaklarda ayran külekte
Karakarga gibi karasinek de
Soframıza kondu, kalktı bir zaman

Dağdan iner sürü sürü koyunlar
Sağıma giderdi kızlar, kadınlar
İyi bilir bunu köylü olanlar
Süt küleği başa yüktü, bir zaman

“Hürle”, “cılban” “elem” “kubar” ve saman
“Kemre”, “kesmik”, “ganne” aklımda kalan
Cekete “sako” der dona da “tuman”
Kerpiç evler bize köşktü bir zaman

“Yağlığımı” yuyup astığım oldu
Cebimde üzümüm, bastığım oldu
Rüzgâr gibi koşup estiğim oldu
Kırıldı ayağım, burktu bir zaman

Örüme kalkardı, erkenden babam
Uyuşup yatanı saymazdı adam
Adam olan adam bilir, yol yordam
Yolumuza ışık yaktı bir zaman