BİZE BÜHTAN EYLEMİŞLER

Günlük hayattaki iletişimimizi gözlemleyen bir yabancı, kitaba çok saygılı ve okumaya karşı olağanüstü ilgisi olan bir toplum olduğumuz hükmüne varacaktır. Çünkü kitap ve okuma kavramlarını dilimizden düşürmeyen bir toplumuz.
Kitap, beğeni dünyamızın en önemli sembolüdür. Bize göre en güzel varlık kitaptır. Bunun içindir ki çok beğendiğimizi anlatmak için “kitap gibi” benzetmesini kullanırız.
Evimizde hiç kitap olmasa dahi “kitapsız” kelimesiyle itham edilmek bizim için en ağır, en onur kırıcı hakarettir. Onun içindir ki muhatabımıza sinirlendiğimiz zaman başvurduğumuz en acımasız kelime “kitapsız” kelimesidir.
Sosyal ilişkilerimizde yemin etmek ihtiyacı hâsıl olduğunda “kitaba el basarım ki” cümlesi taahhüt yerine geçer. Hatta daha da inandırıcı olmak için söze kitapsız olayım ki anlamındaki “Kitapsızım” kelimesiyle başlarız. Zira kitapsız olmanın sosyal statüdeki anlamı çok sarsıcıdır.
Kitap kelimesini elbette her zaman olumsuz cümlelerde kullanmayız. Yaptığımız bir işin kurallara uygun olduğunu ve haklı olduğumuzu anlatmak için “Kitapta yeri var.” deriz. Halk şiirimizin şıpsevdi ozanı Karacaoğlan da kendini bu ifadeyle savunuyor:

Güzel sevmek günah değil
Ben kitapta yerin gördüm.

Bizler, hukuki konuları da kitapla halleden bir toplumuz. Kitapsız bir işimiz olmaz. Olursa da “kitabına uydurur”; imkânsızı imkânlı, olmazları olur hâle getiririz. Böylece kitaba uymak yerine kitabı bize uydururuz.
Kitap konusunda seçiciyizdir de. Öyle her konu kitabımızda yer almaz.
Matematiğimiz çok iyidir, hesabımızı kitabımızı bilir, kararımızı hesap edip, kitap edip öyle veririz. Hesaba kitaba gelmeyen varlığımız vardır.
Meselelerimizi kitapla hallettiğimiz için davanın bittiğini kitap kapandı deyimiyle ifade ederiz.
Okumaya karşı o denli ilgiliyizdir ki, okumak eylemi dilimizden hiçbir zaman eksik olmaz.
Güçlükler karşısında meydan okur, gücümüz yeterse canına okur, yetmezse lanet okuruz.
Gelenin gideni arattığı demlerde eskilere rahmet okuruz.
İnsanları anlamak da okumayla olur elbette. Fakat bunun için kitaba ihtiyacımız yoktur. Çünkü biz adamı yüzünden, gözünden, ciğerinden okuruz. Yani kitaplar ne yazarsa, nasıl yazarsa yazsın biz bildiğimizi okuruz.
Kimilerimiz kitapların hepsini hıfzetmiştir, onun için ezberden okuruz.
Okumanın da türleri vardır elbette. Eğer konuya vakıf değilsek hariçten gazel okuruz.
Çocuklara masal anlatarak, büyüklere maval okuyarak onları oyalamaya, avutmaya çalışırız.
Yine hızlı okuma tekniğinde yeri olmasa da bazı durumları tersinden okuruz.
Bazılarımızın toplum içindeki varlığı fark edilmez bile. Böylelerinin esamesi bile okunmaz.
Umutlar tükenince, işin olmayacağını anlayınca üstüne bir Fatiha okur, durumu kabulleniriz.
Bize düşmanca davranışlarda bulunanın çarkına okuruz.
Bazı kişilerin gözleri velfecri okur. Bu okuyucuların kurnazlıklarından Allah saklasın sizi.
Bir de name okuyanlar vardır. Bu kimseler de herkesin bildiklerini tekrar ettikleri için tıpkı hariçten gazel okuyanlar gibi pek sevilmezler.
Okuma eylemi gece de devam eder bizde. Öyle ki yatağa okuyup üflemeden girmeyiz.
Bizim için kitaba ve okumaya karşı ilgisiz toplum diyenler eylemlerimize değil söylemlerimize baksınlar.


Yorumlar - Yorum Yaz