YÖRÜK KIZI


Kıl çadır önünde bir güzel gördüm
Sana seslenirim duy Yörük kızı
Usulca yaklaşıp bir selam verdim
İçeyim elinden çay Yörük kızı.

Elinde evreâç ekmek pişirir
Siyah perçemleri yana düşürür
Mah cemalin gören aklın şaşırır
Ağa mıdır baban bey Yörük kızı

Eğilmiş dereye yüzünü yıkar
Hançer bakışları çok canlar yakar
Başına oyalı bürükler takar
Şavkından parlıyor çay Yörük kızı...

Höllüğü eleyip kundağı beler
Pişirdiği südü helkeye çalar
Suluyor gölüğü elinde yular
Ardında kürrüğü tay Yörük kızı.

Üç eteğin giymiş belinde kuşak
Mihmanın altına serer yün döşek
Sofrasını açar, keser bir şişek
Eğirir kirmenle iy Yörük kızı.

Ayağında çarık, fesi yazmalı
O fincan burnunda gümüş hızmalı
Gerdanına mavi boncuk dizmeli
Başını dizime koy Yörük kızı.

Giydiği şalvarı pembe satenden
Üzengiye basıp iner atından
Pendir sıkar sarı keçi sütünden
Kepezine takar tüy Yörük kızı.

Yüzünde tebessüm gözlerin nemli
Bakışında hüzün, kederli gamlı
Gönül penceren hep sürgülü camlı
Kirpiğine düşmüş çiy Yörük kızı.

Saçının örgüsü iniyor bele
Benzer yediveren tomurcuk güle
Savran mızrabını vururken tele
Kuralım mı dernek toy Yörük kızı.

Zurnalar çalınsın toylar kurulsun
Çifte davullara tokmak vurulsun
Nurgül der obaya haber verilsin
Çekelim halayı uy Yörük kızı.

 


Yorumlar - Yorum Yaz