ZIRLAMA-ŞEYTAN-MAAŞ-HANIMLARIN SIRASI-KİTAPLAR-HIZLI OKUMA

Zırlama
Öğretmenlik hayatımda, çok geveze öğrenciler tanıdım ve bu tür öğrencilerle de çok uğraştım. Okulda yaramazlık olmasa şaşarım. Ama yaramazlığın en sevmediğim tarafı ben ders anlatırken yapılan yaramazlıktır. Hararetle dil bilgisi anlatırken bir parmak kalktı:
"Söyle evladım!"
"Hoca'm, bu arkadaş bana, zırlama, dedi."
"Sen bakma ona, istediğin gibi zırla." dedim.
Derse devam edecektim ki:
"Hoca'm, siz bana zırla dediniz."
"Oğlum, arkadaşın zırlama dedi, diye şikâyet ettin ben de istediğin gibi zırla, dedim."
"Hoca'm, mesele sandığınız gibi değil."
"Sen benim sandığımı gördün mü oğlum?"
"Görmedim!"
"Öyleyse, neden sandığımla kıyaslıyorsun? Otur yerine!"

Şeytan
Yıl sonuna bir ay kala, öğrencileri bir telaş sarar. Çalışkanlar takdir almak için, tembel öğrenciler not yükseltmek için öğretmeni yakalarlar. Sene sonuydu, öğrenciler etrafımı sardı. Hepsi not istiyor. Dinlerseniz hepsi haklı.
"Sınıfa girin geliyorum." dedim.
Sınıfa girince gözleri parlıyor, hepsi de hak etmedikleri notu bekliyorlar.
"Çocuklar, biliyorum hepiniz benden not bekliyorsunuz. Kör şeytan, şu sınıfın hepsine yüz ver, diyor."
Sınıftaki sevinci görecektiniz.
"Hoca'm, sahiden yüz vereceksiniz değil mi?"
"Şeytana da uyulmaz ki!"

Maaş
Şimdi her şey kolaylaştı. Öğretmenliğimin ilk yıllarında, maaşımızı okulun mutemedinden alırdık. Maaş da olsa sıraya girip beklemesini sevmezdim. Mutemedin odasını sakin görünce hemen girdim.
"Kimse yokken maaşımı alayım da..." demeye kalmadı, oradaki bir arkadaş:
"Dur bakalım Hoca'm! Ben kırk beş dakikadır bekliyorum." dedi.
"Bu iş beklemekle oluyorsa, ben bu maaşı bir aydır bekliyorum." dedim.


Hanımların Sırası
Acil işimin olduğu bir gündü. Okulda dersim biter bitmez doğru mutemedin odasına gittim. Üç hoca hanım maaş kuyruğunda bekliyor. Hoca hanımları görünce, ister istemez durakladım. Onlara:
"Hanımlar! Biz burada üç erkek öğretmen olsak, bir bayan öğretmen gelse inanın sıramızı verirdik." dedim.
Hanımlar centilmenlik gösterip:
“Buyurun Salman Bey! Biz de sıramızı size verelim” dediler.

Kitaplar
Okulda kitap yazmaktan söz açıldığında:
"Hoca'm çok güzel esprileriniz var, neden kitap yazmıyorsunuz?" demişlerdi.
Ben de:
"Benim kitaplarım YOK satıyor." dedim.
Saf öğrencilerim kitapçılara sormuşlar, bir gün sonra:
"Hoca'm, kitapçılara sorduk, Salman Hoca'nın kitapları var mı dedik? Hiç bir yerde bulamadık."
"Ben demiyor muyum oğlum, kitaplarım YOK satıyor, diye!"

Hızlı Okuma
Öğrencilerimize doğru okumayı öğretmeden; hızlı okumayı öğretmeye kalkıştık. Hızlı okuma,hem de ders olarak kondu. Hızlı okumak mı, okuduğunu anlamak mı gaye? Sürat, felakettir!
Lisede, hızlı okuma dersine giriyordum. İki ay sonra sınıfın kapısı açıldı, 55-60 yaşlarında elinde bir bond çanta olan asık suratıyla,-suratı asık olmasa müfettiş olduğu bilinmez ki!- müfettiş içeri girdi. Geleceğini az çok tahmin ediyordum. Fakat Türk dili ve edebiyat dersime girmesini isterdim. Müfettişe oturması için masamı işaret ettim; kabul etmeyerek arka sıralarda bir öğrencinin yanına oturdu. Bütün ciddiyetiyle:
"Hoca'm dersiniz nedir?"
"Hızlı okuma." dedim.
Müfettiş, bir müddet öğrencileri süzdükten sonra bana dönerek:
"Öğrenciler, hızlı okuyabiliyorlar mı bakalım?"
Ben de bütün ciddiyetimle cevap verdim:
"Yavaş yavaş hızlı okuyorlar."


Yorumlar - Yorum Yaz