Öncüller
I.
Edebiyatın evveli şiir olduğu gibi, ahiri de şiir olacaktır.
Şiirdeki sihir sözdendir, sözün kaynağı ise özdür.
İnsan özünü şiire yansıtmıştır, ilk günden bugüne daima şiirle donanmıştır.
Edebiyattan şiiri çıkarırsak geriye kalanlara edebiyat demek mümkün mü?
Bütün edebi türler ilhamını şiirden almıştır ve hepsinde gizli bir şiir vardır.
II.
Herkes şiir yazıyor. Veznin ve kafiyenin kaldırılması, işi daha da kolaylaştırdı. İki kelimeyi yan yana etiren şair oluyor.
Böylesi bir ortamda şiir yazması için kimsenin sırtı sıvazlanmamalı, aksine insanların sırtı şiir yazmasın diye kırbaçlanmalı.
Asıl şiir, kırbaca rağmen yazılanlar olacaktır.
III.
İyi şiir eleştirilmez, ezberlenir.
Kişide kendini ezberletme isteği uyandıran şiir, şiirdir.
İyi şiir üstüne tek kelam edilemez.
İyi şiir üstüne konuşanlar, şiiri değil, kendilerini öne çıkarmak isteyenlerdir.
İyi şiir dilenci değildir, kimsenin yardımına ihtiyaç duymaz; aksine yıldız gibi, kimse fark etmese de pırıl pırıl kendi semasında durur.
IV.
Eleştiri kötü şiir içindir.
Dünden bugüne eleştirilen, kötülük olmuştur.
İyinin eleştirisi methiye olur, eleştiriden çok şiir tadı verir; bunu dozunda tutmak üstün bir maharet gerektirir.
Ne kadar iyi olursa olsun, iyinin eleştirisi rağbet görmez.
Beklenen kötülüğün eleştirisidir, alkışlanan da.
Kötünün eleştirilmesi ise elzemdir.
V.
Şiir eleştirisi çok keskin bir dille yapılmalıdır.
Böylelikle eleştiri dili, şiir dilini alt ederek daha ilk rauntta galibiyetini ilan etmelidir.
Kendisini okutacak olan kötü şiir değil, eleştiridir.
Eleştiride öne çıkan teknik değil, mantık olmalıdır.
Kördüğüm edilmiş kelimeler ustaca açılmalı, sert sözler inci gibi saçılmalıdır.
Eleştiride kalem sadece şiire değil, şaire de dokundurulmalıdır.
Gizli semboller şairin yaşantısında gizlidir, bu nedenle şairin ipliğini pazara çıkarmakta beis yoktur.
Eleştirmen öfkesini gizlememeli, öfkesinin miktarını iyi ayarlayıp yer yer bunu belli etmelidir.
Kötü şiirdeki hınzırca yaklaşımın koordinatları istatistik olarak gösterilmelidir.
Eleştiri şuura karşı şiirin duruşu olmak yerine, şiire karşı şairin duruşu olmalıdır.
Eleştirilen şiir bir daha kendine gelmemelidir.
Çıkarımlar
I.
Eleştirilecek şiir, kurbanlık koç gibi durmalı.
Önce başı kalemle kesilmeli.
Kanı usul usul akıtılmalı, sıçratılmadan.
Ölümcül darbe ilk dizenin uçurulması ile gerçekleştirilmeli.
“Balık baştan..., Olacak oğlak…” gibi atasözleri bu ifadenin meramı için yeterlidir.
İlk dizenin şiiri şiirleştirdiği ya da şiirin şiirselliğini bitirdiği zaten malumdur.
Bundan sonra şiiri yüzmek çok daha kolay olur, yalnız iyi hava üflenmelidir.
Başı kesilen ve kan kaybından göçen şiiri, yüzmek için havalandırmak gerekir. İyice üflenmeli; kelimelerin seçiminden, şairin hassasiyetinden, kimleri işaret ettiğinden falan bahsedilip şiir şişirilmelidir.
Sonra şiirin arka bacaklarına bir uçtan bir uca bıçağı vurup deri tulum çıkarılmalıdır.
Şiir eleştirisinden derinin tulum çıkarılması, eleştirinin güvenirliğini artırır.
Ve ortaya çıkan etimsi, sözüm ona şiirimsi havanın ne olduğu apaçık görülecektir.
II.
Şiir eleştirisi, şairini adam etmek için yapılacaksa şiire kıymalık köfte nazarıyla bakılmalıdır.
Şiir ele alınıp içine köfte harcı, tuzu, soğanı, maydanozu ve sarımsağı ustaca katılmalı karılıp şekil verilmelidir.
Yüreklendirme mangal işlevini görmeli, şiir ustaca kızartılmalıdır.
Ne şiş yansın ne kebap mantığıyla şair ve şiir bir arada pişirilmelidir.
Aykırı kalan çiğ tarafları korlu yerlere koyup azıcık dağlamak, birazcık yakmak gerekir.
Tavsiyeler kızartılmış patates gibi olmalı, köftenin yanında çok şık durmalıdır.
Devam edecek…