Ne tatlıdır havası bilmenize imkân yok
Seyri kuş bakışıdır hangi yönden baksanız
Sakın iç geçirmeyin gelmenize imkân yok
Omzunuza afili rütbeleri taksanız
Dağlardan engeller var kayaları gururdan
Rum ateşi salınır üstünüze her surdan
Hadi başka kapıya size ekmek yok burdan
Su üstünde yürüyüp, uçup göğe çıksanız
Diyelim ki geldiniz, sonu varır dehlize
İnce kramplar girer stresten midenize
Delikli filikayla indirirler denize
Gitmiyorum diyerek gemileri yaksanız
Harcınız değil sizin, kuleyi mesken kılmak
Burası er meydanı, size düşen yıkılmak
Bir çay iken nenize okyanusa açılmak
Kendi yatağınızda usul usul aksanız
Oyalanın bugünle, ümit kesin yarından
Çevirin gözünüzü engin ufuklarından
Bir damla yağmur düşmez yüklü bulutlarından
Gökyüzünde parlayıp, şimşek gibi çaksanız
Kırk yılda bir beğeni büyük lütuf, hediye
Döndürür sizi hemen bir ciğergöz kediye
Olur mu olmaz mıydı bir gün acaba diye
Beyhudedir papatya, kahve falı baksanız
İçinizi kemiren şüphelere kanmadan
Vehimlerin nehrinde bir kere yıkanmadan
Haydi düşün peşine, bıkmadan usanmadan
Boş hayalin elinde kör kütük tutsaksanız.