KÖŞEME DÖNECEĞİM

Merhaba güzel ülkemin güzel insanları, sevgili hayranlarım, canlarım, ciğerlerim! Tüm sevenlerimi en derin saygı ve sevgilerimle selamlarım. Ani bir şekilde izne ayrılarak 80 milyon vatandaşı merakta bıraktığım için üzgünüm. Dergiye, dünyanın dört bir yanından benimle ilgili çok sayıda mektup gelmiş, telefonlar kilitlenmiş. Derginin 7. sayısında izne ayrıldığım siz sayın hayranlarıma bildirildiği halde, kimileri bu açıklamayı yeterli bulmayıp “Acaba Şakir Abi işi mi bıraktı?” diye düşünmüş. Tüm Türkiye’nin bilmesini isterim ki köşemin başındayım.
Sevgili okurlarım, malumunuz olduğu üzere çekip çevirenle restleşmemden sonra izni kopardım. Hanımla birlikte otobüse atladığımız gibi soluğu memlekette aldık. Tatile ne kadar ihtiyacım olduğunu orada daha iyi anladım. Her sabah evin önündeki asma çardağının altında kahvaltımızı yaptık. Anamın
tandırda yapıp getirdiği sıcacık bazlamalara halis tereyağı sürüp afiyetle yedik. Evin bahçesine diktiği domates, biber, salatalık ve semizotundan ellerimle topladım. Anamın tavukları günlük yumurta ihtiyacımızı karşıladı. Semavere çayımızı demledik. Yedik içtik.
Hanım, anamın evini temizledi. Gelin, kaynana konserve kaynattılar, erişte kestiler, tarhana yaptılar, bulgur kaynattılar. Ben bacayı temizledim, kiremitleri aktardım, ufak tefek görülecek işleri gördüm. Anamın tavuklardan 5-6’sını kesip babamın ruhuna bir mevlüt okuttuk. Fırsat buldukça halkla kucaklaştım. Şöhretim almış yürümüş, baya baya meşhur olmuşum. Bu yaşıma kadar görmediğim itibarı bu tatilde gördüm. Eş dost kim varsa benimle fotoğraf çektirmek için sıraya girdi. Bizim köylü Kör Ümmet’in oğlu Muharrem benim yazıların çıktısını almış, imza istedi. Yeğenlerden Levent 2 yıllık bilgisayar bölümünü bitirmiş. “Dayı, senin adına internette bir fan sayfası açacağım.” dedi. “Aman oğlum ben fan man anlamam. Çıplak resim falan koyuyorlar, öyle bir şey olmasın.” dedim. “Sen merak etme dayı.” dedi. Her nereye gittiysem elimi cebime attırmadılar. Halkın ilgisi çok hoşuma gitti, mutlu oldum.
Birkaç akraba düğününe katıldık, beni baş köşeye oturttular. Düğünlerden birinde müzisyen: “Aramız- da çok değerli bir konuk var. Basın yayın dünyasının tanınmış ismi Açıkkara Dergisi yazarlarından Şakir Şükür’ü sahneye davet ediyorum.” deyince koltuklarım kabardı. Ben çok oyun bilmem ama gençlerle birlikte Erik Dalı oynadık. Ertesi gün nikâh kıyıldı, beni şahit yaptılar. Kız ve oğlan düğünden sonra benimle selfie çektirdi. İlk çocuklarının adını Şakir Alp koyacaklarını söylediler.
Şöhretim iyice yayılınca Şakir siyasete atılacak diye bir laf çıkmış. Güya erken seçim olmasa milletvekili olacakmışım. Köylüler, kahvede bu konuyu konuşmuşlar. Milletvekili seçimlerini kaçırdık, belediye seçimlerinde Şakir Abi’yi bizim ilçeye belediye başkanı edelim demişler. Laf dönmüş dolaşmış hangi partiden aday olacağıma gelmiş. Bizim okul arkadaşlarından Niyazi:
-“Şakir lisedeyken ocağa gelir giderdi. Sıkı ülkücüdür. MHP’den başka yere oy da vermez, aday da ol- maz demiş.” Köyün ihtiyarlarından Haceli:
-“Eski ülkücüler hep Ak Parti’ye döndü. Şakir de dönmüştür.” demiş. Bizim tertiplerden Nuri:
-“Şakir, Ak Parti’den aday falan olmaz, oraya oy da vermez.” demiş. Oradakiler “Neden?” deyince:
-“Nedeni var mı? Benim yanımda sövdü.” demiş. Nuri’yi:
-“Kime sövdü?” diye sıkıştırmışlar:
-“Kime sövdüğünü karıştırmayın. Sövdü dediysem sövdü.” demiş. Bizim Sarı Hasan:
-“Şakir işini bilir, muhalefetten aday olsa ne olacak, iktidar gücünü almak için Ak Parti’den aday olur.” demiş. Bizim tertip Nuri:
-“Yahu sövdü diyorum, anlamıyor musun?” diye çıkışmış Hasan’a. Bu defa bizim dayıoğullarından biri:
-“Babam anlatırdı, Şakir Dede’m iyi solcuymuş. Şakir Abi’ye İsmet İnönü’nün adını koyacaklarmış, ne olduysa olmuş dedemin adını koymuşlar. Ad aldığının izinden gider, aday olursa CHP’den olur.” Oradan İmranların Ali:
-“O zaman bu iş yaş, bizim burdan CHP’ye oy çıkmaz.” demiş. Hanımın akrabalarından Vural:
-“Şakir Enişte’m hangi partiden aday koyarsa koysun kazanır. Şimdiden sonra Şakir Enişte’m partiye değil, partiler ona muhtaç demiş.” Bizim yeğen Gökhan:
-“Şükran Yenge’m oldu bitti Erbakancıdır. Şakir Amca’m da karısının lafından çıkmaz. Saadet Partisi’nden başka partiye yanaştırmaz onu yengem.” demiş. İhtiyarlardan Hacı Mustuk:
-“Dini bütün çocuktur. Bakarsın Saadet’ten olur demiş.” Bizim eski arkadaşlardan Hayati atlamış:
-“Ülen Şakir abdest almayı bile bilmez. Allah bilir cenabet geziyordur. Zamanında biz onunla kaç defa gazinolarda rehin kaldık. Babası rahmetli Halil Dayı gelip kurtarırdı hep.” demiş. Hacı Mustuk bastonu kaldırmış, Hayati’ye vuracak olmuş:
-“Ulan deyyus gençlikte olmuş bitmiş, eskiyi kurcalama! Biz Şakir’in babasıyla hacı arkadaşıydık.” demiş. Bakkal Hasan:
-“Şakir kurnaz adamdır, İyi Parti’den de aday olabilir. Yeni partide çabuk yükselir.” Anam tarafından akrabamız Güdük Kamil:
-“Yahu bu çocuk Demirel zamanında işe girdi, Doğru Yol’dan aday koyar demedi, demeyin.” demiş. Kara Osman:
-“Doğru Yol mu kaldı dayı? Ona kalırsa askerliği doğuda yaptı HDP’den de aday olabilir.” demiş. Emmioğlu Süleyman:
-“Ben evinde bir saat kadar oturdum. Ulusal TV açıktı. Çocuklar kanalı değiştirecek oldu. “Perinçek” çıkacak dedi. Kanalı değiştirtmedi. Sonradan Ulusalcı oldu gibime geliyor.” demiş. Kel Ali:
-“Şakir oldu bitti, burnunun dikine gider. Bağımsız aday koyarsa şaşırmayın.” demiş. Bizim köylüler, Ak’tı göktü, MHP idi, CHP idi derken birbirlerine girmişler. O sırada muhtar çıkmış gelmiş. Milleti sakinleştirmiş. Nedir mesele deyince anlatmışlar. Muhtar, muhtarlar toplantısından geliyormuş. Toplantıdan sonra muhtarlar kaymakamlığın karşısındaki parkta oturup çay içmişler. 11 pare köyün tamamı da Şakir Abi diyormuş. “Geçen seçim geç kaldı, gelecek seçimleri kaçırmayalım. Hangi partiden olursa olsun aday koyarsa arkasındayız, sandıkları patlatacağız.” demişler. Muhtar, CHP ilçe başkanıyla da ayaküstü konuşmuş. Başkan dövünüp duruyormuş. “Ah Şakir Abi, şöyle 3-5 ay önce piyasaya çıksaydı. Yüz bin imza ile cumhurbaşkanı adayı yapar, Ak Parti’nin oylarını bölerdik. Seçim ikinci tura kalırdı. Şakir Abi’nin veya Muharrem İnce’nin arkasında birleşir, bu işi götürürdük.” demiş. Bizim okul arkadaşı Veli:
-“Şakir liseyi zor bitirdi. Her şey olur cumhurbaşkanı adayı olamaz.” diye itiraz etmiş. Ben köye varınca 20 yıllık belediye reisi, Selahattin Bey, Şakir Abi, seçim çalışmalarına geldi sanmış. Bana “Şakir aday olacaksa ben aday olmayacağım.” diye haber salmış. Köylülere, “Ben halk adamıyım, taraf tutmam doğru olmaz. Siyasete girmeyeceğim. Mücadelemi Açıkkara sayfalarında sürdüreceğim.” dedim. Köyde çok sevindirici bir haber aldım. Bizim köyle komşu köy arasında davalık bir tepe vardır. Zamanında burası için adam bile öldü. Ben yazarlık hayatına başladıktan sonra her iki köy arazideki
haklarından vazgeçmişler. Buraya benim için bir anıt mezar yapmaya karar vermişler. Böylesi hayırlı
bir işe vesile olduğum için çok memnun oldum.
6. ve 7. sayıların yayınlanış coşkusunu kahvede köylülerimle birlikte yaşadım. Bizim derginin ne zaman yayınlanacağı pek belli olmadığından ilk gören “Çıkttıı!” diye bağırıyor. Herkes elinde her ne varsa, okey taşı, iskambil kağıdı, çay bardağı, hemen telefona sarılıyor. Sonrasında da ortalık kahkahadan yıkılıyor.
Son olarak sayın Tayyib Atmaca’ya biraz haksızlık ettiğimi anladım. Özellikle izin isterken kalbini kırmış olabilirim. Sonuçta beni basın dünyasına kazandıran ve bana şöhret yollarını açan kişi kendisidir. Ona köyden tarhana, bulgur getirdim. Afyon’da otobüs mola verince bir paket kaymak şekeri, bir paket de lokum aldım. En yakın zamanda kendisini ziyaret ederek gönlünü alacağım.

Not: Bu sayı için soru almıyorum. Önümüzdeki sayıdan itibaren sorularınızı yanıtlamaya başlayacağım.


Yorumlar - Yorum Yaz