ŞEKERDENLİK

Kazanlar* Türk, kepçe gavur
Düşmanları alnından vur
Ekinleri yele savur
Dost ellere düşsün yolun
 
Kıymet bilenin alnı ak
Önü toprak sonu toprak
Hele gel de bir beri bak
Sağlam olsun elin kolun
 
Mıh batsa teker değişir
Gün gelir Züfer değişir
Belki o haber değişir
Yolunu ışısın tolun
 
Gül dalına karga konmaz
Hak yiyenler asla onmaz
Danışanın sözü donmaz
Mamur olsun sağın solun
 
Barı get bir çare gayd sen
Özüne güvenmelisen
Hara gedirsen gel hemen
Şu sözlerin olsun folun
 
Günler geçer tatlı acı
Medet ana, medet bacı
Fakir hepsine duacı
Ötesini kuru yolun
 
* Kurban Bayramı vesilesiyle bir süre öncesinde Bakü’ye giden aziz arkadaşım Tayyib Atmaca, Hece Taşları’nın 54. sayısını gönderirken “Nereye gidersek gidelim dergi de bizimle” diyerek bir not düşmüştü. Derginin o sayısı Bakü’de hazırlandı, oradan yola çıktı, bize ulaştı. Bizim buralarda rüzgârlar eser, yağmurlar yağarken; yolları, sokakları, bodrum katlarını seller basarken, lütfedip fakire bir şiir yazmış. Dedi ki “Haydi bakalım bir cevap yaz.”
Ha deyince olur mu? “Kafam kazan gibi” diye cevap verdim. O da “Kazanlar Türk” dedi. Oradan yola çıktık. Kazasız buraya vardık.

Yorumlar - Yorum Yaz