ŞAİR/YAZAR HABERLERİ/yedi

Ercan Sağlam: Şiir yazmaya Kırağı ocağında başladı bir ara kendini dağıttı, kendini toparladıktan sonra şiirin SU’yunu çıkarttı. Hiç bir dergide görünmedi. Kendi içinde yazmayı sürdürdü. Bu günlerde sosyal meydaya fazla takılmaya başladı. Bundan dolayı da gözlüklerinin camları gözlerimizi kamaştırıyor. Acayip acayip şiirler yazıyor. Mod derin şiir ile dalga mı geçiyor, yoksa dalganın altından geçip kendi sesini mi yakalamaya çalışıyor bunu zaman içerisinde göreceğiz.
Ali Kemal Mutlu: Bir zamanlar eline bir flama alıp bekarlık sultanlık diye bekarların önünde takoz gibi dururken birdenbire evlenmeye karar verdiğini duyduk. Muhtemelen evlenmiştir, yakın zamanlarda da mahsul kaldırmaya hazırlanıyordur. Kulağı çınlasın Şaban Abak: “Şairlik bekar işi” demişti bir zamanlar. Bunu kendisinde gördük, başka şairlere de bulaşacak mı orasını bilmiyoruz. Biz sadece Ali Kemal Mutlu’ya mutluluklar dileyelim. Darısı Şenol Korkut’a olsun.
Arif Eren: İlerlemiş yaşına rağmen şiirin peşini bırakmadan kışları Kahramanmaraş’ta, yazları Balıkesir tarafında bir yazlıkta geçirirken bile Mevsimler isimli bir e-derginin yayımını sürdürüyor. Dostları kendisine bir jest yapmak istemişler ve adına “Ses İpine Söz Asan Şair Arif Eren’e Saygı Günü” düzenlenecek. Şairler yaşarken saygıyı görmeli. Göçüp gittikten sonra gözlerinin badem, dişlerinin inci gibi olması bir şey ifade etmez. Anma etkinliğini yapan arkadaşları tebrik edelim, darısı başka şairlere.
Aydın Işık: Uzun süre Eskişehir’de ticaretle uğraşıp Eskişehir’e yolu düşen şairlerin yazarların kahırlarını, nazlarını çekti. Uzun süre sağlık problemleri yaşadı. Her gün ortalama bir kitap okuma adetini sürdürür. İmkanlı zamanlarında önemli bulduğu kitaplardan çok miktarda satın alır okuyacağına inandığı insanlara hediye ederdi. Okuya okuya kafayı sıyıracağından endişe edenler bile var. Van’dan getirttiği iki kedi ile başladığı kedi severliğine mahalledeki başıboş kedileri de ekledi. Kitaplar, kediler ve ara sıra uzaktan gelen misafirlerini ağırlamaktan memmuniyet duymaya devam ediyor.
Fikri Özçelikçi: Fi tarihinde Diyarbakır’da öğretmenlik yaparken iyi hikayeler yazıyordu, Bursa’da öğretmenliğe devam ettiğini biliyoruz ama hikaye yazıp yazmadığından haberdar değiliz. En iyi hikaye, yaşanan hikaye midir nedir bilmiyoruz. Bir yerlerde hikayeleri yayımlanıyor da biz görmüyorsak gören arkadaşlar bizim de gözümüz olsun, yayımlanan hikayelerinden bizi de haberdar eylesin.
İsmail Kılıçarslan: Önceleri kendisini şair olarak bilirdik, dergilerde yazardı. Kırık Ayna mıydı, Kırkayak mıydı ya da Ellengeç miydi bir derginin ya mutfağında çalıştı ya da şef garsonluğunu yaptı. Bir ara Meksika Sınırı’nda “Amerika sen busun” deyince sınırdan uzaklaştırıldı. En son Erzurum’da görüldü. Cins bir adam olduğundan Cins isminde bir dergi çıkardığı hatta onun çok satan dergiler arasında olduğunu söyleyenler bile var. Benim bildiğim, duyduğum bu kadar fazlasını da başkası yazsın.
Mehmet Binboğa: Dedesine “Maraş Aslanı Dirgen Ali” derlermiş. Uçana sıkan attığını vuran, ömrünün yarısından fazlası mapushanelerde ve dağlarda geçen namlı bir adammış. Kendisi de bir yerde durmayan, kah aşık olan, kah sosyal medyada birilerine çatan bir karekter olarak hayatını Eskişehir’de sürdürüyor. Yasenya isimli bir şiir kitabı var, bir de Eftelyası var. İyi şiirler yazıyor, gelenegi ve günümüz şiirini iyi biliyor. Kısacası “defineye malik virane”lerde dolaşarak kendine zulmetmeye devam ediyor.
Kamil Doruk: İyi hikayeciler arasında gösterilmesine rağmen kendi içine çekilerek hikayeyi de içine yazdığını söyleyenler var. “Damat Ferit”in gazetesinde yazarların göndermiş olduğu yazıların çörünü çöpünü ayrıştırmaya devam ediyor. Nasıl mı? Bu gazetede çörsüz çöpsüz bir yazı okuyorsanız bu yazı için ilk önce tebrik etmeniz gereken yazar Kamil Doruk olmalı. Aksini ispat edecek yazar varsa buyursun. Ey yazarlar sözüm öncelikle size. Bu musahhihler olmasa sizi düzelten olmazdı.
R. Güngör Kalkan: Kaytan bıyıklarını burarak, saçına da briyantin sürerek beri benzer erkek fotomodellerin sıksa suyunu çıkaracak yakışıklılıkta. Gelecek geldiğinde ya Gaziantep mebusu olacak ya da şehremini... Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor ve orada da kendisinden başka yakışıklı olmadığını söyleyerek yazının arasına reklam alıyor gibi yapıp diyeceğini diyor. Yazın sonuna doğru Yasin Mortaş ve Tayyib Atmaca’yı Gaziantep’te misafir ettiğini duyduk. Misafirlerine “Alleben’e gidekte bir caarlak kebabı yiyek yurum.” diyeceği sırada bir başka şair Hüseyin Sönmezler de çıkıp gelince misafirleri ve ev sahibini Çağdaş İmam’a götürüp karınları dizlerine gelene kadar yedirip içirip gönderdiğini öğrendik. Bu aralarda Mithat Enç’i yazdığını da söyledi. Velut yazarlık böyle bir şey olsa gerek.


Yorumlar - Yorum Yaz