KARANLIKTA ARAYAN

Dikecekti yakasına düğmeyi,
Kayıp etti elindeki iğneyi.
Aramaya, taramaya başladı.
Ar ederdi, açık yaka giymeyi.

Nerelere düştüğünü bilemez,
Ev karanlık, iğnesini bulamaz.
Sabrı taşar, aramaktan vazgeçer,
Karanlığın himmetini dilemez.

Dışarıda ay ışığı görünce,
Bir oh çeker yüreğinden derince.
Hemen koşar istekle ve hevesle;
Ferahlanır, aydınlığa varınca.

O saatte, oracıkta Hoca’yı
Gören komşu, ihmal etmez sormayı:
“Evini mi bulamadın, ey Hoca!
Yoksa hatundan mı yedin yarmayı?”

Hoca çeker lâhâvleyi içerden,
Der ki: “Seni arta kalan semerden
Ev karanlık, iğne kayıp, bulunmaz;
Faydalanmak istemiştim kamerden.”

Adam der ki: “ Bu Hoca’da var biraz!
Bu aydınlık senin işen yaramaz.
Hanesinde kayıp olan yitiği,
Aklı olan dışarıda aramaz.”

Hoca der ki: “Değil sözüm kehanet,
Belki aydınlığın sonu selâmet.
Şaşkın şaşkın karanlıkta arayan,
Ya hiç bulur veyahut da cehalet.”

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz