Şair Eşref’ten -1-
Dökülen kan boşa gitmez reh-i hürriyette,
İnkılâba olur er geç cereyânı bâdi;
İç yüzünden çürüyüp rahneler eyler peydâ,
Temelinden göçürür heykel-i istibdâdı.
Yeniden:
dökülen kan
boşa gitmez özgürlük yolunda.
olur devrim er geç.
er geç
içten içe çürür
çatlar er geç
istibdat anıtı.
ve er geç
göçüp gider.
Şair Eşref’ten -2-
Çektiğim cevr ü cefanın sebebinden sorma,
Deme kim: “Bad-ı havâ menkabe dellâlı budur”:
Habs ile, nefy ile, işkence ile ömrü geçer,
İşte Türkiyye’de şâir olanın hâli budur.
Yeniden:
sorma!
çektiğim acı ve ıstırapların sebeplerini
sorma!
ve deme
‘ücretsiz öykü anlatanın
kazancı budur’ diye
hapisle, sürgünle, işkenceyle geçer hayatı
türkiye’de şair olanın
işte!
Şair Eşref’ten -3-
Vatanın hâl-i garibânesine baktıkça
Girye-i hûn-u hâmiyyetle gözüm doldu benim.
Günde bin türlü felâket olarak mesmuum,
Hâfızam: Hâne-i cellâda şebih oldu benim.
Yeniden:
baktıkça garip haline vatanın
kanlı yaşlarla doldu onurumdan gözlerim
ve günde binlerce felâketle zehirlendiğimden
belleğim:
cellathaneye benzedi benim
Şair Eşref’ten -4-
Ey pâdişâh-ı âlem düşman mısın zekâya?
Erbâb-ı iktidarı gördün mü saldırırsın;
Asrında kaldı millet üstadsız, kitabsız,
Havf eylerim yakında Kur’an’ı kaldırırsın.
Yeniden:
Ey dünya padişahı düşman mısın zekâya?
Şahsiyetli kimi görsen
saldırır canına okursun;
Üstadsız, kitapsız kaldık çağında senin,
Böyle giderse korkarım Kur’an’ı kaldırırsın.
(1984)