Şair Eşref’ten -5-
Vükelâ kabrine heykel dikelim şöyle yazıp;
Ki: “Bunun hâl-i hayatında yeri münhâl idi:
Sanmayın yevm-i vefâtında bilindi kadri
Sağlığında yine bu böyle bir heykel idi.”
Yeniden:
Vekiller mezarlığına heykel dikip şöyle yazalım:
“Hayattayken de bunun yeri bomboş idi
Ölümüyle niye bilinsin ki yüce değeri
Sağlığında bu yine böyle bir heykel idi.”
Şair Eşref’ten -6-
Pâdişâhım! Vak’a-i Nemrûd’u bir derhatır et,
Ben de Hakk’ın gerçi bir mahlûk-ı bi-dermânıyım
Çok mudur karşı gelip seninle etsem harb ü darp
Sen mezâlim şâhısın ben de sühan sultanıyım.
Yeniden:
Padişahım,
Nemrut vakasını bir hatırla!
Günahkâr bir kuluyum gerçi ben de Allah’ın.
Fakat seninle cenk etsem çok mudur bana?
Sen zulümler şahısın
bense söz sultanıyım: Unutma!
Şair Eşref’ten -7-
Her taraftan kat-ı ümmid eyleyen bir âdemin
Hasb-ı hâli arşa doğru nâle-i cangâh olur;
Müddeîsi padişah olsa da ger bir kimsenin
Hâkimi rûz-ı cezada Hazret-i Allah olur.
Yeniden:
Her şeyden umudunu kesen bir kişinin
Dert ortağıdır sadece göğe yükselen iniltileri.
Hele ki dava etsin padişah efendi böylesini
Allah olur kıyamet günü
Mazlumun hâkimi pek tabii...
Şair Eşref’ten -8-
Öyle bir hünkâr ile millet belâya düştü kim,
Haşre dek kan dökmeye İblis’e karşı va’di var.
Şimdi de kalkıştı tebdil-i verâset etmeye;
Zulmü yetmek bilmiyor, mâbâdinin mâbâdı var!
Yeniden:
Şöyle böyle değil
Öyle bir hünkar
Bela olmuş ki millete
Kan dökmeye söz vermiş
Haşre kadar İblis’e...
Keşke sözde kalsaydı bakın şimdi haine
Vâris olmuş o lanetliye
Zira bitmek bilmiyor zulmü
Gelmiyor zulmünün sonunun sonu...
(1984)