İŞ İŞTEN GEÇİNCE

Uzaktan bakınca birşey sanırdık,
Ayırt edemezdik melekten seni.
Uyuz olduğunu nerden tanırdık?
İstemez olaydık felekten seni.

Anlatsak gelmezsin dile, tavıra,
Hep kulak tıkadın söze, zavıra,
“Çüş” deyip kıçına zunk vura vura,
Anırtıp sürseydik yolaktan seni.

Layık değilmişsin dama, ahıra,
Kurban ol samana, ota, çayıra,
Kovarak süreydik dağa, bayıra,
Çok az yürütseydik dölekten seni.

Sana denilecek yok ki sözlükte,
Uyuz olup kaşınsaydın kuzlukta,
Sıtma tutup üvez yesin sazlıkta,
Tutup çekmeseydik milekten seni.

Bir karış havada aklın izanın,
Lehine tartıyor yanlış mizânın,
Ne zaman dolardı kara kazanın?
Dım dım akıtsaydık oluktan seni

Dünyaya az gelir sen gibi sakar,
İçin bizi, dışın âlemi yakar.
Üstün ana üryan, alt yanın kokar,
Pel pel bakıtsaydık delikten seni.

Nedir bu rezillik, nedir bu eda?
Keşke devre dışı alsaydık moda,
Fırtına kopardın bir kaşık suda,
Susuz getirseydik sulaktan seni.

Ey söğüt kütüğü çürümüş takoz,
Be hey goca dingiş, be hey zırtapoz,
Sevindik delisi, ahmak hırtapoz,
Hiç ayrı görmedik salaktan seni.

Azâbî tükendi sabrın, tâkatin,
Mânâsı kalmadı ama, fakatın,
Altında ezildik sağır, sakatın,
Söyle kim kurtarır şelekten seni?


Yorumlar - Yorum Yaz